Büyük bir kargaşanın içinde buluyordu kendini.
Ortalıkta bir oraya bir buraya koşuşan çocuklar vardı. Ne olduğunu bilmediği
bir korku ve heyecan kaplıyordu içini. Daha önce çok duymuştu ama hiç
gitmemişti oraya. Bazen önünden geçerdi annesi ile birlikte. Yüksek duvarların
ardından görünen birkaç pencere vardı ve büyük bir direğe bağlı Ay Yıldız.
Koridorları çok büyüktü bu yerin. Bir şehrin sokakları gibiydi adeta.
Merdivenleri dik ve soğuktu. Her koridorun başında, kırmızı kovaların içine
konmuş kumlar görüyordu üzerinde beyaz harfler olan. Duvarları değişik renklerde
boyanmıştı. Kiminde süsler, kiminde ise insan resimleri asılıydı ve iç
organları gözüküyordu. Annesinin elini bırakmak istemiyordu Ali bu tuhaf yerde.
Korkuyordu çünkü. Terlemişti küçük elleri. Tedirgin bakışlarla etrafı
geziyordu. Koridorlarda herkes bir tarafa koşuyor, her kapıdan birileri
fırlıyordu. Derken annesi biriyle konuşmaya başlamıştı. Dalgalı saçları olan ve
annesi yaşında tatlı bir hanımdı bu. Sonra o tatlı kadın eğildi Ali’ye doğru.
Yanaklarını okşadıktan sonra,
-
Merhaba Ali. Dedi.
Ali tedirgin, “Merhaba”. Dedi ve başını eğdi.
-
“Aramıza hoş geldin Ali”. Dedi gülümseyerek.
“Ben
senin öğretmeninim. Adım Fatoş.” Dedi hoş bir eda ile.
Ali hayatında ilk kez bir öğretmen görüyordu. Ne diyeceğini
bilemedi. Annesine döndü. Sorgular bir bakış attı. Dila, oğluna dönerek,
- “Artık senin bir öğretmenin
var. Okulda seni o kollayacak. Sana güzel şeyler, okuma yazma öğretecek.” Dedi
ve devam etti. “Bundan sonra seni her sabah okula bırakacağım, akşam eve
dönerken de seni buradan alacağım.
Ali şöyle bir baktı annesine ve
“ne yani, ben bütün gün burada mı kalacağım?” dedi.
- Dila, evet oğlum. Artık okula
başlıyorsun. Bunu konuştuk seninle.
- Ali: “Olmaz öyle şey. Ben eve
gideceğim. Durmam burada.”
- Fatoş: “ Aliciğim artık okul
çağına geldin. Her çocuk gibi sende okula gitmelisin.”
- Dila: “Evet Ali öğretmenin
doğru söylüyor.”
- Ali: “Bana ne! Sende burada
kal.”
- Dila: “Olmaz öyle şey. İşe
gitmem lazım benim.”
- Ali: “ Ya bana ne!”
- Dila: “Sen alışana kadar
geleceğim sabahları”