-Başka bir akşam.
Dedi nazikçe. Kapattı kapıyı.
Odasına doğru yürüdü. Odanın kapısını açtı. Elbiselerini çıkarttı. Pijamalarını
giydi. Banyoya gitti. Dişlerini fırçaladı. Yatağına uzandı ve uykuya daldı. Çok
yorulmuştu bu gün. Rüyasında göreceklerinden habersiz uykuya daldı.
Sabah olduğunda o hiç sevmediği
ses yine kulaklarını tırmalıyordu. Sevmezdi sabahları bu sesi. Aslında
sabahları çıkan hiçbir sesi sevmezdi. Çünkü uyanması ve işe gitmesi gerektiğini
hatırlatıyordu kendisine. Zor bela kalktı yatağından. banyoya bir gözü kapalı
halde yürüdü, suyu açtı. Suyun sesi ayılmasına yetmişti bile. Yüzüne iki defa
şehrin soğuk suyunu vurdu. Bir anda gözleri kızardı, saç dipleri bile
hissetmişti sanki soğuk suyun gücünü. Kendine geldi. Mutfağa gitti kahvaltılık
bir şeyler çıkardı. Çay demlene kadar üzerine giyindi. Kahvaltıya önem verirdi,
sağlam bir kahvaltının kendisini gün boyu dinç tutacağını bilirdi. Kahvaltısını
yaptı saat 08.13 olmuştu, artık işe gitmeliydi.
Evden çıktı arabasına yürüdü. Buz
gibiydi kapının kolu. Kim bilir koltuklar ne kadar soğuktu. Kış aylarında
arabasından nefret ederdi. Eskiydi çünkü. Sabahları koltukları buz gibi olurdu.
Homurdanarak oturdu kodluğa. Kontağı çevirdi. Sabahın o şahane sessizliğini
bozuyordu arabasının patlak egzozundan çıkan gümbürtü. Motordan da bir
ciyaklama geliyordu. ”Kayış gevşemiş olsa gerek” dedi kendi kendine. “Yine bir
masraf kapıda” diye düşündü.
İşe doğru yola çıktı. Sabahları trafik olmazdı
buralarda. Büyük şehirlere benzemezdi pek. O yüzden de çok severdi memleketini.
Ayrılmazdı tatillerde bile. Zaten tatile ayıracak pek parası yoktu. Evin
ihtiyaçlarını karşılamaya ancak yetiyordu aldığı para. Arabasını bile zar zor
alabilmişti. Cimri değildi pek. Ama çokta savurgan olmadı hiçbir zaman. Ne için
ne kadar harcaması gerektiğini bilen bir yapısı vardı.
İş yerine geldi. Saat 08.45’i
gösteriyordu. Arkadaşlarına günaydın dedikten sonra masasına oturdu.
Evraklarını kontrol etti. Günlük yapılacak işlerini gözden geçirdi. Kalemini
eline aldı. Masasının sağ tarafında, bilgisayarının tam yanında duran resme
baktı. “ Günaydın Kızım. Her sabahki gibi bu sabahta çok güzelsin” dedi.
Gözleri bulutlandı. Ağlamadı. Ağlayamadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder